eminim ki konusu ve kuramsal arkaplanı bu kadar güçlü ve ilgi çekici olmasına rağmen içeriğinin zayıflığı ile yüz-üstü bırakan başka bir kitap yoktur. yeni bir şey denemiş, âlâ. lâkin kürt sorununda birçok karmaşık noktayı -bilinçlice- vermiyor, birçok nokta kendinden önceki eleştirel literatürün tekrarından ibâret. girift birçok mes'eleyi çok indirgemeci bir değerlendirmeye tâbi tutuyor. otoriteye başvurma safsatasının tillâhı var, benzer şekilde yazar çok basit çıkarımlarda bile atıf yapmaya çalışacak kadar özgüvensiz–"ben demiyorum ha, çok «saygın» bir zât diyor". bu kitabı/yüksek lisans tezini yazarken yaptığı kaynak taraması da epey hatalı, iki problemi berâber değerlendirmek tarihyazımı açısından yeni bir deneme olsa da kaynak taraması bu kadar kıt kalınca ya da böyle olmasını tercîh edince maalesef ortaya çıkan eser de hayli sâkıt kalıyor. kuramsal temeli güçlü dedik. fakat orada da sıkıntıları var. çevre-tarihi, tarihyazımı kuramları arasında belirli bir boşluğu dolduruyor, o konuya laf yok. ammâ ve lâkin yazar, burada ele aldığı çekirgeleri tarihin öznesi/nesnesi hâline getirirek tarihi insan-merkezci olmaktan çıkarttığını zannediyor. sen onu tarihin öznesi yahut nesnesi hâline getirebildin çünkü insan ile etkileşim hâlinde, ana odak esâsında yine insan. insan-merkezci tarihyazım «pantheon»unu genişletip yeniden-kurguladın sâdece, insan-merkezci olmaktan çıkartmadın, çıkartamazsın da zâten. çünkü tarihsel veriyi üreten ve/veya üretimine değer atfeden, değerli kılan şey «insan» ve «insanla etkileşim hâli» .